Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İdeal anne-baba tutumu nasıl olmalı?..

Resim
Eğitimin aileden başladığını hepimiz biliriz. (Hatta anne karnından…) Anne ve babanın çocuğa karşı tutum ve davranışları, çocuğun kişiliğini oluşturan, geleceğini etkileyen en önemli faktörlerden birisi. Anne babanın çocuğa karşı tutumu, çocuğun ileride nasıl bir kişi olacağını belirliyor ve onun kişilik, zihinsel ve sosyal gelişimi üzerinde oldukça etkili oluyor. Uzmanlar, anne ve baba tutumlarını ‘aşırı baskıcı ve otoriter’, ‘dengesiz ve kararsız’, ‘izin verici’ (aşırı hoşgörülü), ‘ilgisiz ve kayıtsız’, ‘aşırı koruyucu ve müdahale edici’, ‘mükemmeliyetçi’ ve ‘demokratik’ olmak üzere yedi bölüme ayırmışlar ve incelemişler. Bu yedi tip anne baba tutumunu uzun uzadıya anlatacak değilim, zaten adlarından da ne anlama geldikleri belli oluyor. Bu yedi tip anne baba tutumunun, yanlış olanlar da dahil her biri “çocuklarını sevmek”ten ileri geliyor. Anne ve babalara “neden çocuğa böyle davranıyorsunuz” diye sorulduğunda büyük oranda “ben onun için, onu sevdiğim iç

Çocuğumu, sana bazı ilkeler öğreteyim...

Resim
Abdullah ibni Abbas radıyallahu anhümâ anlatıyor: Birgün Hz. Peygamber beni binitinin terkisine almıştı. Bana, (şöyle) dedi: "Çocuğum, sana bazı ilkeler öğreteyim: - Sen Allah´ın buyruklarını gözet, Allah da seni gözetip korusun. Sen Allah´ın rızâsını her işte önde tut; işte o zaman Allah´ı önünde bulursun. - Bir şey isteyeceksen, Allah´tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah´tan dile. Şunu iyi bil: - Bütün insanlar toplanıp sana faydalı olmaya çalışsalar, ancak Allah´ın senin için yazdığı faydayı sağlayabilirler. - Bütün insanlar, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah´ın senin hakkında yazdığı zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş ve yazdığı yazılar değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir." | Tirmizî, Kıyâmet 59; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/293| [51]

10 yıl sonra Dünya'ya meydan okuyabiliriz...

Resim
Bir makalede okumuştum, İsrail’de üstün zekalı çocukların tespiti ve eğitimiyle ilgili bir makalede… “Bilgi güçtür, beyin güçtür İsrail’de…” diyor yazar. Belki de İsrail gibi hem alan olarak, hem nüfus olarak sınırlı ve küçük bir ülkenin tüm dünyayı yönlendirebilmiş olmasının sebebi de bu. Bütün çocuklar küçük yaşlardan başlayarak belli aralıklarla tanılanıyor (zeka bölümleri tespit ediliyor) bu ülkede. Yüzde 1 dilimine giren üstün zekalı tanımının bir üstü sayılan çocuklar Kudüs’te OFEK isimli dünyaca meşhur dâhiler okulunda (Osmanlı’nın meşhur Enderun Okulları gibi…) profesörlerin de destek verdiği özel bir eğitimden geçiriliyorlar. Sıkı durun!.. Mossad ajanlarının bir çoğu da bu okuldan yetişen çocuklardan seçiliyor. Aynı durum Güney Kore ve Rusya için de geçerli. 50 milyon nüfusa sahip olan Güney Kore’de üstün yetenekli çocuklara yönelik özel eğitim veren eğitim kurumlarında tam 113 bin öğrenci eğitim görüyor. Rusya’da ise Rus liderlerinin büyük kısmı

Prof. Dr. Veysel Sönmez Hocamızla yapılan bir söyleşi

Resim
4 yıl boyunca derslerimize giren, tüm heyecanı, bilgi ve birikimini öğrencileriyle (bizlerle) paylaşan, çok değerli Veysel Sönmez hocamızdan 50 dakikalık bir söyleşi. (M.Osman Kurtkan Kapıcıoğlu'na teşekkürler.) 

GÜNDEM, LYS VE BAŞARI DEĞİLSE ZOR…

Resim
Afyonkarahisar’ın LYS’deki sıralaması, başarı durumu her yıl tartışılır, bu yıl da tartışılmaya devam ediliyor. Veliler öğretmenleri ve okulları, yöneticiler öğretmenleri, öğretmenler velileri ve öğrencileri, sendikalar bakanlığı, öğrenciler sistemi, sistem idareyi, idare birilerini vs. bir kısır döngü içinde herkes birbirini suçluyor, istatistiki olarak görülen “başarısız” sonucun suçlusu bulunmaya çalışıyor. Bu konuda kimseyi suçlamak istemem, bu haddim de değil, amacım da değil. Hepimiz aynı geminin içindeyiz; idarecisi, öğretmeni, velisi, öğrencisi; hepimizin amacı başarıyı yakalamak olmalı, eğer durum böyleyse birbirimizi suçlamanın anlamı yok. Kaldı ki, Afyon’daki öğrencilerle başka illerdeki öğrenciler arasında anlamsal oranda bir zeka gelişimi farkı yok. Aynı şekilde, Afyon’da görev yapan öğretmenlerle başka illerde görev yapan öğretmenler arasında da görev bilinci açısından bir fark olduğunu sanmıyorum. Peki sorun nerede o zaman?.. Sebepleri, merhum Nasre

Akıllı olmak, ama nasıl?..

Resim
Zeki olmanın bir çok yöntemi vardır, fakat insanlar yoğun olarak çalışmaları nedeni ile akıllı olmak için herhangi bir çaba göstermiyor sadece çocuklarımıza "akıllı ol" yani uslu dur anlamında kullanıyoruz. Fakat akıllı olmak bir insanın beyni ile ilgilidir. Bu nedenle beynimize egzersiz yaptırmamız gerekiyor. Örneğin sudoku yada sayı bulmacaları ile bunu çok rahat yapabiliriz, hatta bu yazıyı okurken yada yazarken tekrar bir beyin egzersizi yapıyorsunuz. Akıllı olmanın bir diğer yolu da düzenli uykudur, rahat bir uyku geçiren insan beynini daha dinç hisseder ve beyin fonksiyonlarını daha iyi kullanır buda bizim akıllı düşünmemize yol açar. Akıllı olmanın bir diğer yöntemi ise vücudumuza dikkat etmeliyiz, çünkü insan vücudu tümü olarak birbirine bağlıdır. Fiziksel egzersiz yapmak kan akışını artırmak bile beynimize oksijen ve glikoz oranını değiştirecektir. Fiziksel olarak herhangi birşey yapmamız bile beynimizi daha fazla çalıştıracak ve bizim daha akıllı düşünme

ÇOCUKLARA "SİZE GÖRE" DİYE SORDUM...

Resim
Zaman zaman, öğrencilerimizin, üstün yetenekli çocuklarımızın dünyaya, ülkeye, Afyon’a, olaylara bakış açılarını merak eder, aynı anda onların da belki ufuklarının açılmasını sağlar düşüncesiyle, bir beyin fırtınası yaptırarak kısa cevaplar alabileceğim sorular sorarım. 9-10 yaş grubu çocuklarımızla yine küçük bir beyin fırtınası yaptık, bu fırtınanın ilginç sonuçlarının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum… Çocukların yüzde 90’ı aşan büyük bir bölümüne göre dünyamızın en büyük ve çözülmesi gereken en önemli sorunu “küresel ısınma” ya da “ozon tabakasının incelmesi…” Türkiye’nin en önemli sorunu sorusuna ise ağırlıklı olarak verilen ve ortak noktada birleşilen cevaplar göremiyoruz. Ancak öğrencilerin yüzde 20’sini geçen cevapları şöyle sıralayabiliriz; “hava kirliliği, terör, her şeyi dış ülkelerden almak…” “Yaşadığınız şehrin en önemli sorunu nedir?” sorusuna verilen cevaplar ise ağırlık sırasına göre şöyle: “Çevre kirliliği, hava kirliliği, yollar, kavga

ŞEHRİN İMAJINI BU TİP ETKİNLİKLER DÜZELTİR

Resim
12. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali başladı. Şehrin imajının tartışıldığı bu günlerde ülke gündemine uluslararası düzeyde bir sanat festivali ile gelinebilecek bir fırsat yakalanmışken, korkarım ki, bu fırsat da hoyratça harcanıyor. Şehirde uluslararası sanatçıların, ülkemizde önemli yerleri bulunan  tiyatrocu, televizyoncu, sunucu ve yazarların katılacağı böyle bir festivalin havası hiç yok, şehirde böyle bir atmosfer yokken ulusal ve yaygın medyaya böyle bir faaliyetin ne derece konu olabileceği soru işareti. Ulusal ve uluslararası düzenlenen etkinlikler, festivaller, söyleşiler, konferanslar, paneller; konusu ve alanları ne olursa olsun şehrin imajını olumlu yönde etkiler. Bu etkinliklere destek verilmesi, şehirde o etkinliklerle ilgili bir atmosfer oluşturulması, bu etkinliklere katılımın sağlanması, başta yerel medyamız olmak üzere etkinliklerin ulusal ve yaygın medyaya aktarılması konusunda haber ajansları temsilcilerinin ve hepimizin görevi olmalıdır. Bu hafta sonu

HEPSİ BİZİM ÇOCUKLARIMIZSA EĞER...

Resim
NOT: Blog yazılarımı elimden geldiğince kısa ve öz tutmaya gayret edeceğim. Ayrıca hafta en üç defa blogumda ilgi alanlarımla ilgili konularda sizlerle fikirlerimi yazmak istiyorum. (i.ö.) * * * * * * * * * * * * Her çocuk, her birey birbirinden farklı. Her çocuğunu öğrenme kabiliyetleri, ilgileri, tutum ve davranışları da birbirinden farklı. Toplumdaki bireylerin bedensel, duygusal ve bilişsel durumları doğal olarak farklılık arz ediyor. Üç yaşında okumayı kendiliğinden öğrenebilen bir çocuk olabildiği gibi 10 yaşına geldiği halde henüz okumayı öğrenemeyen çocuklar da olabiliyor. Doğuştan, doğum anında ya da yaşam sürecinde bedensel, ruhsal ya da bilişsel olarak engelli duruma düşmüş bireylere sıklıkla rastlıyoruz. Öğrenme güçlü çeken çocuklar da, bedensel, ruhsal ya da bilişsel engelli çocuklar da, üstün ve özel yetenekleriyle çevresini hayrete düşüren çocuklar da bizim çocuklarımız... Onlar, Rabb'imizin bir nevi bizlere, devlete, topluma emaneti... Onların

Üstün yetenekli çocuklar faciası

Resim
Milliyet gazetesinin eğitim yazarı Abbas Güçlü, üstün yetenekli çocukların eğitimi ve Bilim Sanat Merkezlerini yazdı... ------------ Ülkelerin en büyük hazinesi, üstün yetenekli, iyi eğitilmiş gençlerdir. Amerika  gibi bazı ülkeler de var ki,  sadece  kendilerininki ile yetinmez, dünyanın en yetenekli öğrencilerini de, cazip tekliflerle ikna edip, kendi ülkelerine kazandırırlar. Ve eğer  ABD  dünyanın tek süper gücü haline geldiyse, bunun en önemli gerekçelerinden birisi de, dünyanın dört bir yanından gelen üstün yetenekli gençlerdir. Bırakın bizimkileri, çok daha iyi koşullar sağlandığı için Avrupalı üstün yetenekli gençler bile, geleceğini ABD’de arıyor... Peki bu konuda bizde neler yapılıyor? Bu yönde bir politikamız var mı? Evet demek mümkün değil. Eğitim politikamız var mı ki, normal öğrenciler için yeterli donanım sağlanıyor mu ki, onlara sıra gelsin diyenler mutlaka çıkacaktır. Ama bu konu, hiç de öyle değil. Onlardan biri bile bir ülkenin kaderini fazlasıyla değiştirmeye

YA TÜRKİSTAN NEDEN AĞLAR?..

Resim
AKRA FM’de haftada her gün haber yorum kuşağında bir İslam diyarına bağlanılıyor ve o İslam diyarindaki son gelişmeler dinleyicilerle paylaşılıyor. Bu gelenek yıllardır devam ediyor. Haftada bir gün bağlanılan ve gelişmelerin paylaşıldığı İslam diyarlarından birisi de Doğu Türkistan… Hep merak etmişimdir, “haftada bir gün neden AKRA’da ısrarla Doğu Türkistan’dan haberler, gelişmeler konu edilir, ülkenin daha önemli meseleleri yok mu?. Israrla bu konu üzerinde duruluyor?” diye. Cevabını siz de benimle birlikte aşağıdaki satırlarda bulacaksınız umuyorum… Asimilasyon, sürgün, baskı, zulüm… Ama her nedense ne dünya basınında, ne de Türk basınında bir türlü gündeme gelmeyen, ancak bu konuda hassas bir kaç dergi, internet sitesi, radyo ya da köşe yazısında gündeme getirilen bir coğrafya: Doğu Türkistan… Doğu Türkistan Türklerin ilk İslam’la şereflendiği ata yurdu. Divânu Lugâti’t-Türk’ü kaleme alan Kaşgarlı Mahmud’u, Kutadgu Bilig müellifi Balasagun’lu Yusuf Has Hac

SOSYAL MEDYA VE SOSYAL MEDYA EĞİTİMİ NEDEN ÖNEMLİ

Resim
Geçtiğimiz hafta Afyonkarahisar Gazeteciler Dayanışma Derneği ve Basın Yayın Enfermasyon İl Müdürlüğü’nün ve Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesiyle işbirliği yaparak Zafer Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle düzenlediği “Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programı”nın ilk hafta dersleri verildi. Programda dersleri veren değerli hocalarımızın, öğretme yönünde, öğrenmek için orada bulunan bizlerden daha heyecanlı ve istekli olmaları, bizleri de motive etti, konuya karşı ilgimizi arttırdı doğrusu. Hiç şüphesiz, dünyada ve ülkemizde, geleneksel medya dediğimiz televizyon, gazeteler ve diğer basın yayın organları etkisini ve gücünü (tamamen kaybetmese de) sosyal medya dediğimiz “sosyal ağlara” “sanal medya”ya bırakıyor. İnsanlar, Facebook, Twitter, Youtube, bloglar gibi sosyal medya araçları vasıtasıyla duygu ve düşüncelerini, resimlerini, çalışmalarını, videolarını, hatta özel yaşamındaki kendisi açısından önemli gelişmeleri kolaylıkla diğer insanlarla paylaşıyor. İnsanla

Sıla'ya özlem ve unutulmayan hatıralar...

Resim
www.duzagac.net teki yazım... Siyaset, particilik ve seçimler gelir, geçer. Önemli olan “gökkubbede hoş bir sada” bırakabilmektir, yani memleket için ortaya güzel işler çıkarabilmek, geride hayırla yad edilecek güzel eserler bırakabilmektir. Ki böyle bir durumda insanlar arkanızdan hayırla konuşsun… Yıllar önce insanlar köylerinden ekmek için, aş için başka diyarlara göçse, başka şehirlerde yaşasa bile anavatanları, köyleri onların sılası oluyor. Düğünde, bayramda, cenazede, hatta tatillerde tek sığınılacak mekanları “köy” oluyor. Onun içindir, köyümüzün mutlu, huzurlu, gelişmiş ve yaşam kalitesi yükselmiş olması, gurbette yaşayanlar için belki köyde yaşayanlardan daha çok önemli. Köyüne huzur bulmak için gelenler huzurlu, mutlu ve sorunsuz bir mekan istiyorlar. Hatırlıyorum da; bayramda, tatilde, düğünde köye (Düzağaç’a) gideceğimiz zaman hepimizde büyük bir mutluluk olurdu. Rahmetli dedem, rahmetli ninem ve bütün amcalar toplanır, gülüş çığrış kurbanımız keser

Bir kaç not...

Resim
Dr. Richard Paul ve Dr. Linda Elder'in " Medyadaki Önyargı  ve Propaganda Nasıl S aptanır?" kitabından bir kaç not... Dünya çapındaki haber kaynakları, (ya da Türkiye'deki etkili ve hakim haber kaynakları) klasik medya mantığı (kitleleri ‘ikna’ ve halkı manipüle etme sanatı) anlamında, giderek daha fazla gelişmekte ve karmaşıklaşmaktadır. """"""""""""""""" Demokrasi, halkın milli ve uluslararası olaylar hakkında çok iyi bilgilendirildiği ve halkın olup bitenler konusunda bağımsız ve eleştirel bir şekilde düşünebildiği ölçüde etkili bir hükümet etme şekli olabilir. """"""""""""""""" "Eleştirel bir mantık..." --- ‘Ona inanıyorum ama o doğru olmayabilir.’ --- ‘Ona inanıyoruz fakat hatalı da olabiliriz.’ --- ‘Ona inanmak istiyoruz, fakat arzularımız bizi önyargılı y

Sadece sürüyü takip edin...

Resim
Lalettayn, sıradan, alelade bir hayatsa hayattan beklentiniz, boşuna çalışıp didinmeyin, düşünmeyin, akıl yürütmeyin, kafa yormayın... Sadece sürüyü "takip edin..."

Mücadele ruhu...

Resim
Ahmet Şerif İzgören anlatıyor... Tatil köylerine gidin, 5 yaşında Alman çocuk, alır yemeğini kendisi, hapır hupur yer. Bizim 10 yaşındaki çocuğun yemeğini babası alır, anası yedirir, halası da ağzını siler... Çocuk 35 yaşına gelir, hala ana. baba, hala peşinde koşarlar çocuğun.... Harika bir seminer...   Başarı Öyküleri ile yakupnun

Üstün zekalı & yetenekli çocuk kimdir?..

Resim
Değerli dostum ve meslektaşım Ahmet Bildiren, Doğan Kitap’tan çıkan “Üstün Yetenekli Çocuklar” kitabının önsözüne şu ilginç anısıyla başlıyor… Bir çocuğa “Üç dilek hakkın var, dile benden ne dilersen” diye sorduğumuzda sizce nasıl bir yanıt verir? Oyuncaktan yeni bir bilgisayara, en yeni çıkan Barbie bebeğe pek çok seçenek geliyor akla değil mi? Ama 9 yaşındaki Deniz bakın bu soruya nasıl cevap vermiş: 1- Sonsuz dilek hakkı. 2- Sonsuz dilek haklarını istediğim zaman kullanabilmek. 3- Bu dileklerimi miras olarak bırakabilmek! Çünkü Deniz “üstün yetenekli” bir çocuk. *   *   * Üstün zekalı çocuk, özel akademik alanlarda veya zeka, yaratıcılık, sanat, ve liderlik kapasitesi yönüyle yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren çocuktur. ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARIN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ Creative Teaching of the Gifted’de “Üstün zekalı çocukları belirgin özellikleri” şöyle anlatılıyor... Erken Gelişim Özellikleri Erken yürüme Erken konuşma,