Sınavda başarılı, hayatta başarısız çocuklar...


Okulları işim gereği çok geziyorum. Gittiğim okullarda özellikle birinci kademede yani anasınıfı, birinci ve ikinci sınıflarda sınıfa girer girmez birçok yerde öğretmen hemen “Hadi çiçek olun” der. Çocuklar ellerini önde kavuşturur, ağızlarına fermuar vurulmuş gibi gıkını çıkarmaz. Siz ne kadar kalırsanız onlar da o kadar sessiz olur.

 
Hiç unutmam. Gittiğim bir okulda okul yöneticisine öğretmenlerin durumu ile ilgili soru sorduğumda “Mükemmel” yanıtını aldım. Merak ettim. Neye göre mükemmel olduğunu. Aldığım cevap şu oldu: “Sınıflarında çıt çıkmaz!”

 
Hadi bir de buradan bakın. Sınıfı susturan, öğrencileri konuşturmayan, çiçek olan, öğrencilerini mum gibi tutan öğretmen bazı yöneticilere göre mükemmel.

 
Böyle öğretmen ve yönetici tiplerinin azınlıkta olduğunu düşünmeyin. Sayıları azımsanmayacak kadar fazla. Ve işin ilginç yanı takdir görüyor.

 
Sizi bilmem ama bana göre ses olan sınıfta iletişim, etkileşim vardır. Okullar sadece bilginin aktarıldığı öğretimin yapıldığı yerler değil, eğitim yuvaları da olmalı. Öğrenci sesini çıkarmalı, konuşmalı, konuşturmalı, aktif olarak derse katılmalı.

 
Kızaran elmalar

 
Aklıma gelmişken bir de özellikle birinci sınıflarda “elma kızartma” yöntemi vardır. Buna göre matematik ve Türkçe’si iyi olan çocukların elmaları kızarır.

 
Ya diğerleri de sanatta, müzikte, resimde iyi ise ne olacak? Onun elması kızarmaz. Ya yaratıcısıysa, farklıysa ne olacak? Yine elması kızarmayacak. O kenarda duracak, sadece belli derslerde iyi olacak. Akademik yetkinlik ve etkinliğe göre elması kızaracak.

 
Biz çocuklara bunu niye yapıyoruz?

 
Niye daha küçük yaşlarda iyi, kötü diye ayırıyoruz. Niye önlerini açmıyoruz?

 
Mesela sınıfta daha çok konuşup, kendilerini anlatmalarını, daha çok fikir üretmelerini sağlamıyoruz. Niye bütün çocukların elmalarını kızartmıyoruz?

 
Söyleyeyim size. Suçlu belli. ‘Sistem’ diyecek birileri. Bence evet sistem, ama bizler de suçluyuz. Anneler, babalar, öğretmenler, eğitim yöneticileri, deneticileri… Hepimiz buna seyirci kalıyoruz.

 
Çocuklarımızı evde de, okulda da şuna göre yetiştiriyoruz: Sus, konuşma, yarış, iyi olan kazanır.

 
Sonuçta ne ortaya çıkıyor?

 
Sınavda başarılı, hayatta başarısız çocuklar.

 
Ne dersiniz bu konuda bazı gelenekleri yıkmanın, sistemleri değiştirmenin zamanı değil mi?



 
Nuran Çakmakçı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mücadele ruhu...

Okulun "iklim"i olur mu demeyin!.. Başarıyı o belirliyor...